CC2D1A Knock-Out Otistik Fare Modelinde Uyku İle İlişkili Beyin Bölgelerinin Melatonin, Serotonin ve TREK-1 Açısından Değerlendirilmesi


Şener E. (Yürütücü), Akkuş A. , Gül M. , Dana H., Avcı V.

  • Proje Türü: TÜBİTAK Projesi
  • Proje Grubu: Tıp Sağlık
  • Projenin Yürütüldüğü Birim: Tıp Fakültesi
  • Başlangıç Tarihi: Aralık 2025
  • Bitiş Tarihi: Aralık 2026

Özet

Otizm Spekturum Bozukluğu (OSB), erken gelişim döneminde sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarda anormal gelişimle karakterize edilen hem genetik hem de çevresel faktörlerden etkilenen nörogelişimsel, kronik bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır (Wang ve ark., 2023). Birey, yaşamın ilk 2-3 yıllarında sosyal etkileşim kurmada zorlanma, duyusal uyaranlara uyum sağlayamama, sınırlı ve tekrarlayıcı ilgi alanlarına sahip olma ve sözlü olmayan iletişim araçlarını kullanma gibi belirgin semptomlar göstermekte ve bu sayede otizm tanısı teşhis edilebilmektedir (Lord ve ark., 2018). Otizm fenotipi, etkilenen bireyler arasında tamamen aynı değildir. Belirtilen semptomların şiddeti bireyden bireye farklılık göstermekte ve oldukça heterojendir (Bölte ve ark., 2019; Kodak ve Bergmann, 2020). 2000'lere kadar otizmin yaygınlığı 1/1000 olarak tahmin edilirken (Lauritsen ve Ewald 2001) 2009 yılında yapılmış bir araştırma ile prevelansı 1/150 olarak tespit edilmiştir (Fombonne, 2009). Ancak, günümüzde otizm yaygınlığı ciddi şekilde artmakta ve son araştırmalar her 36 çocuktan birinde bu bozukluğun görüldüğünü bildirmektedir (Wormwood ve ark., 2023). Bunun yanı sıra, erkeklerde kızlara oranla 4 kat daha sık görülmekte iken, etkilenme derecesi kadınlarda daha ciddi boyutlarda seyretmektedir (Wormwood ve ark., 2023; Salari ve ark., 2022; Hodges ve ark., 2020). Otizmin patolojisinde birden fazla biyolojik anormallik yaşanmakta ve bunlar arasında nörokimyasal, immünolojik, endokrin ve metabolik varyasyonlar yer almaktadır (Pagan ve ark., 2014).